13 Eylül 2015, 17:53 | #1 |
Guest
Mesajlar: n/a
| İyi Olmak! İyi Olmak! İyi olmak ya da iyi olmaya çalışmak varlığın kökeninden gelen bir saf dürtü değilse kötü olmanın diğer yüzüdür. Çok iddialı bir cümle kurduk ama gerçek bu. Bunun nasıl gerçek olduğunu açalım: İyi olmak için kendini zorlayan; “ La Havle….” Şeklinde cümle kurmaya başlayıp, iyilik yapan bir insan bir şeylere rağmen iyilik yapmaktadır. Aslında kendisini zorlayarak iyilik yapmaktadır. Bu iyilik ego kaynaklı bir iyilik olduğu için mutlaka karşılık bekler. Yapılan iyilik, zihinde alacaklar listesine eklenir. Bir zaman sonra bu iyiliğin karşılığı beklenecektir. Karşılık bulunmadığında ise “Nankör!…” ile başlayan cümleler baş gösterecektir. Dolayısı ile iyi olmaya çalışmak aslında kötü olmaktır. İyilik duygusu ego kaynaklı bir çıkar hesabına göre yontulmuştur ve büyük bir lütuf olarak görülmektedir. Sizlere böyle iyilikler yapan insanlardan fersah fersah kaçmanızı öneriyoruz… Gerçek iyilik samimiyetle kalpten gelmeli ve zihne hiç uğramadan evrenin karanlıklarını aydınlatmalı… Acımak! Son derece merhamet içeren bir duygudur acımak. Yani öyle görünür. Acımak kelime manası açıldığında kavram mercek altına alındığında başkasından kendini üstün görmek demektir! Bu yargımız açık ve net şekilde ortadadır. Birisine acıyorsanız kendinizi ondan üstün görüyorsunuz demektir. Bu da egonun bir oyunudur. Kaynaktan gelen saf merhamet zihin fabrikasına işlenmek üzere gönderilmiş ve gerekli işlemler yapıldıktan sonra ortaya çıkmış bir duygudur. Hiç birinin size acıdığını gördünüz mü? Bu kişi size acımakla sizi bir borç altına koymuştur. Mutlaka bir gün bunun intikamını alacaktır. Ego fabrikasında işlenen tüm duygu ürünleri sakat, kör, yıkıcı, zarar verici hale dönüşür… Gerçekte ve kaynakta acımak duygusu yoktur. Sadece gerçek bir sevme duygusu vardır. Merhamet yardımlaşma duyguları hep bu saf gücün yani gerçek sevginin sesi bastırılan cılız tınılarından başka bir şey değildir. Sevmek! Herkes birilerini sevdiğini iddia eder. Ta ki o birileri onu sevmeyi bırakana kadar. Sonra düşmanlık başlar. Beslenen sevgi enerjisi sahte olduğu için her an nefrete dönüşebilmektedir. Böyle bir sevgi; sevginin kendisi değil, hatta yansıması bile değildir. Son derece yapay, çıkarlara dayalı belli hesaplar barındıran bir sevgidir. Anne sevgisi ile bağdaştırılamaz bile. Bir anne çocuğuna tamamen karşılıksız olarak sevgi besler. Bebek yaşasın ve mutlu olsun diye tüm enerjisini tüketir. Saf bir sevgidir bu. Saflığının sebebi ise karşılık bekleme duygusu ile kirlenmemiş olmasıdır…. |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |