16 Temmuz 2016, 22:25 | #1 |
Guest
Mesajlar: n/a
| Osmanlıca Kız İsimleri
Osmanlı Kız İsimleri -A- ABİDE : Anıt - Değerli eser AÇELYA : Fundagiller familyasından, kokusuz ama güzel renkli çiçek. ADALET : Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetmek. ADİLE : Adaletli olan, doğruluktan ayrılmayan. AFET : İnsanlığın önleyemediği büyük doğal felaket AFİFE : Namuslu, iffetli, temiz ve dürüst AFİTAP : Güneş / Çok güzel AFŞAR : Atak, uyumlu, Oğuz boylarından birinin adı (Avşar) AHSEN : En güzel, Çok güzel AHU : Ceylan, karaca, maral - Güzel kadın AJDA : Filiz, sürgün - Üzeri çentik çentik olan şey AKASYA : Küçük sıra yapraklı, süs için yetiştirilen bir ağaç.Salkımağacı AKGÜL : Beyaz gül, gül gibi AKGÜN : Aydınlık gün AKİFE : Sebatlı, kararlı - İbadet eden ALARA : Al + ara. Al=Kırmızı, ara=bezeyen, süsleyen , Kırmızı süs anlamında bir tamlama ALARCIN : Güzelliğini ateşin kırmızılığından alan ALÇİN : Kırmızı renkli küçük bir kuş türü ALEV : Ateşin çıkardığı yalım ALEYNA : Esenlik ve güzelliklere sahip, esenlik içinde olan ALİYE : Yüce, yüksek ALTAN : Kızıl Şafak ALTIN : Değerli bir metal (Paslanmayan, en iyi iletken) ANDAÇ : Bir kimseyi hatırlamak için saklanan şey, hatıra ARİFE : Tecrübeli, bilgili, sezgi ve anlayışa sahip ARZU : İstek, özlem eğilim ASENA : Türk Mitolojisinde Ergenekon destanında adı geçen dişi kurt ASİYE : Acılı kadın / Direk ASLI : Kök, köken - Aşık Kerem'in sevgilisi ASLIHAN : Kökeni soylu han soyundan ASRIN : Çağdaş, bu asıra ait olan, asıra uygun olan ASU : Asi, ehlileşmeyen huysuz at - İsyankar ASUDE : Sessiz, sakin dinlendirici ASUMAN : Gök, gökkubbe, sema ASYA : Yeryüzünün anakaralarından (kıta) birinin adı AŞKIN : Aşmış, ileri, üstün/ Senin aşkın ATEŞ : Yanıcı maddelerin yanmasıyla ısı ve ışığın ortaya çıkması ATIFET : Karşılık beklemeden gösterilen sevgi, iyilik sever ATİKE : Özgür - Soylu - Güzel, genç kız AYBEL : Ay gibi dikkat çeken, aya benzeyen güzelliğiyle farkedilen, seçilen AYBEN : Ay gibi. Ayın kendisi AYBÜKE : Ay gibi parlak, aynı zamanda zeki, akıllı AYCA : Ay gibi parlak ve aydınlık AYCAN : İçi aydınlık AYÇA : Ayın ilk günlerde aldığı biçim, hilal AYÇİN : Ayçın, ay gibi, aya benzer AYDA : Dere kıyılarında yetişen bir bitki - Parmakları, endamı güzel kadın AYDAN : Aya benzer ay gibi AYDİL : Güzel, parlak, aydınlık gönül AYFER : Ayışığı AYGEN : Gönül dostu AYGÜL : Ay gibi güzel ve parlak renkli AYLA : Kadın, eş zevce /Ayın çevresindeki ışıklı daire AYLİN : Ayın çevresinde görülen ışıklı daire AYNUR : Ay gibi ışıklı, pırıl pırıl AYPARE : Ay parçası AYSEL : Ay gibi parlak ve güzel AYSEN : Aydan farksız, ayın yerdeki benzeri, güzel sevimli AYSU : Ay gibi parlak, berrak su AYSUN : Ay gibi güzel ve parlaksın AYŞAN : Şanı ay gibi parlak olan AYŞE : Yaşam, dirlik, AYŞEGÜL : Güleç, güler yüzlü AYŞEM : Ay ışığı - Benim Ayşem AYŞEN : Ay gibi neşeli, parlak ve aydınlık AYŞENUR : Nur gibi parlak, pırıl pırıl, ay gibi güzel AYŞİN : Ay gibi, aya benzeyen AYTAÇ : Ay gibi taçlı AYTEN : Ay gibi beyaz tenli AYTÜL : Tül gibi şeffaf ve ince ay ışığı gibi parlak AZİME : Azmeden, yapmak için kesin kararlı / iri, kemikli yapılı AZİZE : Kutsal, ermiş kadın - Sevgi hitabı AZMİYE : Niyetli, kararlı AZRA : Bakire, el değmemiş Osmanlı: -B- BAHAR : Doğanın canlandığı mevsim BAHRİYE : Donanma ve denizle ilgili BALCA : Bal damlası, bal gibi BALIM : Benim balım, tatlım - Çok sevgili, samimi arkadaş BANU : Ev kadını , bayan BARAN : Yağmur BAŞAK : Tahılların tanelerinin bulunduğu kısım BAŞAR : Başarılı ol anlamında BEDİA : Güzellik, üstün değerli olan BEDİHE : Başlangıç - Güzel söz BEDRİYE : Ayın ondürdüncü geceki haliyle ilgili BEGÜM : Saygıdeğer kadın, hanımefendi - Hint prenseslerine verilen san BEHİCE : Şen güleryüzlü BEHİRE : Güzel, asil BEHİYE : Güzel ve alımlı kadın BELGİN : Açık. belirli, farkedilen BELİN : Şaşkınlık, hayret BELKIS : Yunanca asıllı olup Arapçaya geçen tarihi bir isim BELMA : Sakin, yumuşak BENAN : Parmakla gösterilecek kadar güzel BENGİ : Sonsuz, sonsuzluk BENGİSU : İnsana ölmezlik verdiğine inanılan su / Abıhayat BENGÜ : Sonu olmayan, ebedi BENGÜL : Üzerinde benekler bulunan gül BENİAN : Beni-an. Beni anımsa BENSU : Su gibi aziz benlik BERAY : Ayın en ışıltılı, en parlak hali BERFİN : Kar toplayan BERİA : Güzellik ve olgunlukta akranlarından üstün olan BERİL : Mücevher olarak da kullanılan bir tür maden BERİN : Manen çok yüksek BERNA : Genç, delikanlı BERRA : Bereketli olan BERRAK : Temiz, saf, arınmış BERRİN : Manen çok yüksek, yüce yaradılışlı BERŞAN : Bir peygamberin din ve kitabını kabul eden BESTE : Ezgilerin özgün dizimi, BESTEGÜL : Gül demeti BETİGÜN : Beti:Yüz (Bet benizdeki gibi) Gün: Aydınlık, Aydınlık yüz BETİL/BETÜL : Temiz, iffetli BETÜL : Ayrı kök salmış fidan - Hz.Meryem'in lakabı - Bakire BEYHAN : Bey soyundan BEYZA : En beyaz, en ak - Günahtan kaçınmış BİHTER : En iyi BİKE / BİKEM : Kadın, hanım BİLGE : Çok bilen ve bildiklerini başkalarının yararına sunan BİLLUR : Pek duru ve temiz cam BİLUN : Yarım Ay BİNGÜL : Bin gülün güzelliğinde BİNNAZ : Çok nazlı BİNNUR : Çok nurlu BİRCAN : Herksçe sevilen, candan BİRCE: Biricik, birtane BİRGÜL : Tek ve benzersiz gül BİRİCİK : Tek, bir tane, emsalsiz BİRSEN : Yalnız Sen anlamında BİRSU : Özel bir su biricik su gibi BUCAK : Genellikle, geniş verimli bakımlı alanlara verilen ad (Köşe bucaktaki anlamı gibi) BUKET : Çiçek demeti BURCU : Güzel ve etkileyici kokunun salgılanışı BURÇAK : Tohumları kullanılan bir bitki türü BURÇİN : Dişigeyik BUSE : Öpmek, öpüşmek, öpücük BÜŞRA : İyi haber Osmanlı: -C-Ç- CAHİDE : Çalışan, çaba gösteren CANAN : Sevgili, yar CANDAN : Yürekten, içten CANEL : İçten, candan uzatılan dostluk eli CANKAT : Yaşamına can ekle, sevinçle dol CANSEL : Cana dair, canla ilgili CANSIN : İçten, gönüldensin CANSU : Cana benzer değerde CAVİDAN : Ebedi, sonsuz CELİLE : Büyük, ulu CEMİLE : Hoşa giden davranış CEMRE : Önce havada, sonra suda ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi CENNET : Dinsel inançlara göre iyilerin ölünce gideceğine inanılan yer CEREN : Ceylan, ahu CEVHER : Bir şeyin özü - Güç, enerji - Değerli taşlar CEVRİYE : Eziyet, cefa, sıkıntı CEYDA : Yararlı, herkese iyilik yapan CEYLA : Farsça kökenli bir kelime ceyl kökünden türemiş. Ceyl insanlık, insan soyu demek. Ceyla insanlığa atfedilmiş, bağışlanmış. CEYLAN : Geyik cinsinden gözlerinin güzelliğiyle ünlü hayvan CEYLİN : Farsça kökenli. Cennetin kapısı anlamında CİHAN : Evren, alem CİHANNUR : Alemi aydınlatan nurlu ışık CİLVENAZ : Nazı özellikle yapan / Cilveyle nazı birarada bulunduran -Ç- ÇAĞLA : Badem, erik ve Kaysı gibi meyvaların ham hali ÇAĞLAYAN: Şelale ÇAĞRI : Davet ÇİÇEK : Bitkilerin üreme organlarını taşıyan renkli bölümü ÇİĞDEM : Zambakgillerden bir tür kır bitkisi ÇİLAY : Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler ÇİLER : Güzel öten, güzel ötüşlü ÇİSEM : Çiseleyen yağmur ÇOLPAN : Gözleri uzağı iyi gören, ilerigörüşlü Osmanlı: -D- DALGA: Hareketli su kütlesi; Denizin rüzgarlı havada kabarıp kıyıya sürüklenmesi DAMLA: Yağmur ya da bir sıvının çok küçük yuvarlak biçimli parçası DEFNE: Yaprakları güzel kokulu, yaz-kış yeşil olan bir bitki DEMET: Çiçek bağlamı, deste DEMRE: Noel Baba'nın doğduğu sanılan tarihi yer DENİZ: Yeryüzünün çoğunu örten engin su DEREN: Toplayan, düzenleyen, pekiştiren DERİN: Sığ olmayan DERYA: Büyük deniz anlamında DESEN: Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri DESTEGÜL: Mevlevi dervişlerinin giydiği ince kumaştan yelek DEVİN: Hareket, kımıldanış DEVRİM: Yerleşik toplumsal düzeni, köklü, hızlı ve geniş kapsamlı olarak niteliksel değiştirme ve yeniden biçimlendirme işlemi DİCLE: Bir nehir adı DİDE: Göz, göz bebeği DİDEM: Gözüm gibi sevdiğim, sevgilim DİLARA: Gönül alan, gönül okşayan. DİLAY: Gönle ışık saçan, ay kadar güzel DİLDAR: Gönlü baskı altında tutan sevgili DİLDE: Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu, herkesin dilinde olan kimse DİLEK: İstek, rica DİLEM: Gönül ilacı DİLER: Dilemek eyleminden DİLHAN: İçten ve yürekten konuşan DİLNİŞİN: Gönülde yer tutan,hoş,güzel DİLRÜBA: Gönlü şen,dertsiz DİLSU: Dil+Su DİLŞAH: Gönül şahı,sevgili DOĞA: Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü; Tabiat DOĞANGÜN: Doğmakta olan gün DOĞAY: Ayın yeni doğuş hali DOĞU: Günneşin doğduğu ana yön DOLUNAY:Ayın tam yuvarlak olduğu an DORA: Doruk, zirve DUYGU: Kişi, olay ve nesnelerin bireyin iç dünyasında uyandırdığı izlenim DÜŞÜM: Hayalimdeki, düşlediğim, istediğim anlamında Osmanlı: -E- EBRU: Bulut renginde; Hare gibi dalgalı ve damarlı; Kitap kabı yapmak için kullanılan renkli kağıt; Hareli boyama yöntemi ECE: Türdeşleri arasında üstünlüğü yeteneği olan kadın, güzel kadın; Kraliçe ECEGÜN: Çok güzel bir günde doğan ECEM: Kraliçem, sevgili kraliçe anlamında ECMEL: Çok güzel EDA: Naz, cilve anlamında EFSUN: Büyü, sihir EGE: Türkiye'nin batısında yer alan deniz ELÇİN: Deste, tutam ELİF: Arap alfabesinin ilk harfi; Anadolu'da kibar, narin yapılı, ince-uzun anlamında kullanılır ELVAN: Renkler,çeşitler EMET: Bereket, bolluk ENER: Dağ eteği EREM: Cennet ERENDİZ: Jüpiter gezegeninin adı ERKE: Enerji, iş başarma gücü; Nazlı ESEN: Sağlıklı, salim ESER: Emek sonucu ortaya çıkan ürün, yapıt; Yok olmuş bir nesneden kalan parça ESİN: Sabah rüzgarı ESNA: Yüksek, yüce ESRA: En çabuk, çok çabuk EVİN: Bİr şeyin içindeki öz; Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü EYLÜL: Sonbaharda bir ay adı EZGİ: Belli bir kurala göre yaratılan ve kulakta haz uyandıran ses dizisi; Melodi, şarkı, türkü FAZİLET: Erdemli, iyi ahlaklı FERAH: Aydınlık, iç açıcı FERAY: Ayışığı, ayın parlaklığı FERCAN: İnsanın ruhuna aydınlık veren bir içtenliğe sahip olan FERDA: Gelecek zaman, yarın; Kıyamet FERHAN: Sevinçli, gönlü hoş FERZİN: Kraliçe FEYZA: Bolluk, çokluk FEZA: Boşluk, sınırsızlık; Uzay FİDAN: Yeni yetişen ağaç FİGEN: Yaralayan, kıran FİLİZ: Tohumdan çıkan sürgün FİRUZE: Açık mavi renkte, değerli bir süs taşı FULYA: Nergisgillerden güzel kokulu sarı bir çiçek FUNDA: Çalı ormanı, çalılık; Püskül, tepelik FÜRUZAN: Parlayan, parlak FÜSUN: Büyü |
16 Temmuz 2016, 22:25 | #2 |
Guest
Mesajlar: n/a
|
-G- GAMZE : Çene ya da yanakta gülümserken beliren çukurluk GAYE : Amaç , erek, varılmak istenen hedef GAZAL : Ceylan, geyik - Güzel, iri göz GENCAY : Hilal GİZEM : Sır / bilinmeyen şeyler, esrarengizlik GONCA : Açılmamış, tomurcuk halinde gül GÖKBEN : Özü genç olan GÖKÇE : Sevimli güzel / Gök rengi, mavimsi GÖKÇEN : Mavi gözlü GÖKNİL : Gökyüzüne ait olan, Gök + Nil olarak da düşünülebilir GÖKNUR : Nurlu, ışıklı, aydınlık gökyüzü GÖKSU : Mavi su, akarsulara verilen ad GÖKŞİN : Gök gibi mavi gözlü / Sonsuz mavi derinlik GÖNÜL : Kalp, eğilim, sevgi arzu heyecan gibi duyguların bulunduğu yer GÖRKEM : İhtişam, gösteriş GÖZDE : Göze girmiş, birince sevilip beğenilen GÜHER : İnci / Soy sop GÜL : Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeği GÜLAY : Güllerin açtığı ay, mayıs GÜLBAHAR : Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızıboya GÜLBEN : Ben, gül'üm anlamında GÜLBİN: (Fars.) Gül kökü, gül biten yer GÜLBİZ : Bizim gülümüz GÜLCAN : Gül gibi güzel canlı GÜLÇİN : Gül derleyen, gül toplayan GÜLDEM : Hiç solmayan her dem gül, her dem gülen GÜLDEN : Gül gibi, güle ait, gülden yapılmış GÜLDEREN : Gül toplayan GÜLDESTE : Gül destesi GÜLEN : Güleç yüzlü GÜLENDAM : Gül gibi endamlı, zarif görünümlü GÜLER : Gülen, sevinçli GÜLFEM : Gül dudaklı, gül ağızlı GÜLFİDAN : Gül fidanı gibi endamlı GÜLGÜN : Gül renginde, kırmızı, pembe GÜLHANIM : Gül gibi güzel kadın GÜLİN : Güle ait olan, gülden gelen GÜLİSTAN : Gül bahçesi GÜLİZ : Gül gibi güzel iz bırakan GÜLİZAR : Gül yanaklı GÜLLÜ : Güzel kadın / Gülü olan GÜLNAZ : Gül gibi ince ve narin GÜLNİHAL : Gül fidanı GÜLNUR : Çevresini aydınlatan gül GÜLPEMBE : Gül pembesi / Gül gibi pembe yanaklı GÜLRİZ : Gül saçan, gül serpen GÜLSELİ : Gül seli GÜLSEN : Gül gibi güzel GÜLSEREN : Gül toplayan, dağıtan GÜLSOY : Gül gibi güzel bir soydan gelen GÜLSÜM : Yuvarlak yüzlü, güzel GÜLSÜN : Yaşam boyu yüzü hep gülsün anlamında GÜLŞAH : Gül dalı, güllerin kraliçesi GÜLŞEN : Gülistan / Gül bahçesi GÜLTEN : Gül gibi pembe tenli GÜLÜMSER : Her zaman gülümseyen GÜN : Gündüz vakti / Aydınlık GÜNAL : Gün al yaşa, kızıl renkli güneş GÜNER : Güneşin doğma zamanı - Fecr GÜNEŞ : Kendi sistemi içindeki gezegenlere ısı ışık veren gökcismi GÜNGÖR : İyi günler yaşa anlamında GÜNİZ : Günün başlangıcını belirleyen görüntü GÜNNUR : Güneş ışığının aydınlığı, nuru GÜNSEL : Günle ilgili güne ait GÜNSELİ : Işık seli, bol parlak ışık demeti GÜRCAN : Herkesi seven, özveride bulunan GÜVEN : Birşeyden beklenen niteliğe inanıp ona göre davranmak GÜZİDE : Seçkin, seçme, seçilmiş GÜZİN : Seçici, beğenici Osmanlı: -H- HALENUR: Kutsal ışık HANDAN: Güleç, sevinçli HANDE: Daima gülen, gülücük HANİFE: Allahın birliğine inanan; Hz. Muhammed zamanından önce tek tanrıya inanan HARİKA: Sıradanlığın üstündeki nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran HASLET: Doğuştan gelen güzel huy HAYAL: Varmış, olmuş gibi zihinde canlandırılan imge, görüntü HAYAT: Ömür, yaşam HAZAL: Kuruyup dökülen ağaç yapraklarının güzelliği HAZAN: Sonbahar HAZAR: Barış HERA: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça HEVES: Bir şeye duyulan istek HEVİN: Aşk, sevda HELİN: YUVA HİLAL: Ayın yay biçimindeki görünüşü HİLDE: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek HOŞSEDA: Hoşa giden ses HÜLYA: İnsanın kurduğu tatlı düş; Sevda HÜMA: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu HÜMEYRA: Kızıllık, pembelik HÜNER: İnce ve şaşırtıcı ustalık HÜRREM: Sevinçli, güleryüzlü HÜSNA: Pek çok güzel HÜSÜN: Güzellik Osmanlı: -I-İ- I- IĞIL: Çok yavaş akan su ILGAZ: Atın dört nala koşması ILGIM: Serap ILGIN: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık (genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunur) ILGIT: Esinti ve akış için kullanılan yavaş yavaş anlamında ILIM: Uzlaşmacı yumuşaklık IRMAK: Akarsuların en büyüğü IŞIK: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırtetmeyi sağlayan fiziksel enerji IŞIL: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık IŞILAY: Işıltılı ay, parlayan ay IŞIN: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi ITIR: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans İ- İDİL: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir; Volga ırmağına Türkler'in verdiği ad İLAYDA: Su perisi İLBÜKE: İlbey hanımı, seçkin hanım İLGİ: İki şey arasındaki ilişki; Birşeye duyulan merak; Eğilim İLGÜN: Ülke güneşi İLKBAHAR: Yılın ılık mevsimi İLKE: Temel alınan düşünce, kural İLKGÜZ: Eylül ayı İLKİM: İlk çocuğum anlamında İLKİN: İlk çocuklar için kullanılan adlardan İLKNUR: İlk+NUR=İlk ışık İLKYAZ: İlkbahar İLSEL: İlle ilişkili, yurtla ilişkili İLTER: Yurdu koruyan, yurtsever. İMGE: Düş, hayal, görüntü, tasarım İMRAN: Evine bağlı, evcimen anlamında İMREN: İmrenmek fiilinden, görünen şeyi edinme isteği. İNANÇ: İnanılan şey İNCİ: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş değerli madde İNCİLAY: Parlama,ışıldama İPAR: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek İPEK: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş İREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti İREN: Özgür, serbest İRİS: Mitolojide Tanrıların elçisi İYEM: Güzellik İZEL: El izi anlamında İZEM: Büyüklük, ululuk İZGİ: Güzel, adaletli, zeki İZLEM: İzlemek eylemi İZİM: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında JALE: Çığ, kırağı. Sabahları otların üzerinde olan su damlaları JALENUR : Parlayan, ışıldayan çiy JÜLİDE : Karışık, dağınık saç JANSET : Güneşin Doğuşu (Çerkez İsmi) JANSELİ : Güneşin Doğduğu Yer (Çerkez İsmi) JASMİN: Yasemin JEYAN: Kızan, kükreyen JİNSAL: Çağ, yaş, dönem Osmanlı: -K- KADER : Değişmez bir karar ile iyilik yada kötülük hazırladığına inanılan olağan üstü güç KADRİYE : Değerle ilgili / İtibar, onur KAMELYA : Çaygillerden büyük çiçekler açan bir bitki - Yabangülü KAMİLE : Tam, ek****iz - Kemale ermiş - Bilgin, bilgili KAMURAN : İstediğine ulaşmış, mutlu KARANFİL : Kokulu bir çiçek KARDELEN : Baharda çok erken açan bir çiçek - Çiğdem KARMEN : Parlak kırmızı KAYRA : Büyük birinden gelen iyilik - İhsan KERİMAN : Cömert - Ulu, büyük KERİME : Cömert - Ulu, büyük - Kız çocuk KEVSER : Cennette bir akarsuyun adı KEZBAN : Aslı Kedbanu - vekilharç kadın (evi çekip çeviren) KISMET : Talih, nasip, kader KIVILCIM : Yanan bir maddeden sıçrayan ateş parçası KIYMET : Değer, paha (baha), bedel KİBARİYE : İnce, zarif - Cömert, asil KİRAZ : Gülgillerden bir meyva ağacının sulu KÖSEM : Sürülere rehberlik eden - Cildi temiz, pürüzsüz KUMRU : Güvercinden küçük boz renkli kuş KÜBRA : En büyük Osmanlı: -L- LAL: Parlak, koyu kırmızı renkte olan LALE : Yaprakları uzun, çiçekleri kadeh biçiminde çeşitli renkleri olan soğanlı bir süs bitkisi LALEHAN : Lalelerin sultanı LAMİA : Parlak, parlayan LATİFE : Yumuşak, hoş,güzel,nazik - Güldüren güzel söz , şaka LEMAN : Parlama, parıltı LEMİDE : Parlak, parıldayan LERZAN : Titreyiş, titrek LETAFET : Latiflik, hoşluk - Güzellik LEYLA : Uzun ve karanlık gece LEYLİFER: Gece ışığı LİLA: Açık eflatun LÜTFİYE : İyi muamele, güzellik ve hoşlukla ilgili LÜTUF : İyilik, güzellik, hoşluk - İhsan, bağış Osmanlı: -M- MACİDE : Şan ve şeref sahibi MAHİNUR : Ay ışığı - Ay yüzlü güzel MAHMURE : Uyku basmış, yarı baygın göz MAKBULE : Alınan, kabul olunan, beğenilen MANOLYA : Beyaz, güzel kokulu ağaç ve çiçekleri MARAL : Dişi geyik, ceylan, karaca MEDİHA : Övülmeye neden olan MEFHARET : Övünç, övünme, kıvanç MEFKURE : Ulaşılmak istenilen en yüce amaç MEFTUN : Gönül vermiş, tutkun MEHPARE : Ay parçası MEHTAP : Ay ışığı, Dolunay MEHVEŞ : Ay yüzlü güzel MELAHAT : Güzellik, güzel yüzlülük, yüzünde tatlı ifade olmak MELDA : İnce ve taze vücutlu MELEK : Allah ile insanlar arasında aracılık yapan manevi yaratık MELİHA : Güzel, Şirin MELİKE : Kadın hükümdar, hükümdarın karısı MELİS : Bal arısı MELİSA : Baklagillerden, yaprakları liomu andıran kokulu bir bitki MELODİ : Ezgi, müzik parçası MELTEM : Yazın, karadan denize doğru esen mevsim rüzgarı MENEKŞE : İnce saplı, ufak mavi çiçekli güzel kokulu bitki MENGÜ : Ebedi, ölümsüz MERİÇ : Bulgaristanla olan sınırımızda bulunan bir nehir MERİH : Dokuz gezegenden biri (Mars) MERVE : Mekke yakınlarında bir dağ MERYEM : Dinine bağlı kadın MESUDE : Mutlu, bahtiyar MISRA : Şiirin bir satırı MİHRİBAN : Seven, şefkatli MİMOZA : İnce sarı yapraklı çiçek açan bir süs bitkisi MİNE : Maden eşya üstündeki renkli sır tabakası MİRAY : Yılın ilk aylarında doğan / Güneş gibi ay gibi parlayan MUALLA : Makam ve rütbece yüksek olan MUAZZEZ : Saygı uyandıran, kıymetli - İzzet, şeref sahibi MUHTEREM : Saygın, saygıdeğer MUKADDER : Tanrı hükmü, kader, alın yazısı MUKADDES : Kutsal olan , mübarek olan Mukaddes Kutsal olan , mübarek olan MUNİSE : Sıcak kanlı, sevimli MUZAFFER : Zafer kazanan, üstün gelen MÜBERRA : Aklanmış, temize çıkarılmış MÜCELLA : Parlak, cilalanmış MÜESSER : Eser bırakan, eser sahibi MÜGE : İnci çiçeği, MÜJDE : İyi haber, sevinçli haber MÜJGAN : Kirpik MÜKRİME : İkramı bol olan MÜNEVVER : Aydınlatılmış, parlak ışıklı, bilgili MÜNİRE : Işık veren, aydınlatan MÜRÜVVET : Kişilik, şahsiyet, insanlık MÜŞERREF : Onurlandırılmış, şerefli kılınmış MÜYESSER : Kolaylıkla yapılan MÜZEYYEN : Süslü, süslenmiş, bezenmiş |
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |